9 Kasım 2009 Pazartesi

Kalın Çizgiler



Kasım ayında mont ve kazaklarımızı henüz dolaptan çıkartmıştık ki 'pastırma sıcağı' bastırdı. Güneş, bırakın altındakileri tüm evi ısıtmıştı. Bir baba domuz gribi salgının da etkisiyle çocuklarının hava değişiminden etkilenmemesi için "yanınıza kalın bişeyler alın" uyarılarını yapıyordu. Evdeki sıcaktan tişörtler vücudumuza yapışırken bu geleneksel 'sıkı giyinin' talimatı yaptırım gibi geliyordu. İki kardeşten biri evin kapısından montuyla, diğeri ise gömlek üstüne omuzlarında kazağıyla çıktı dışarı. Yolun henüz 5. yüz metresinde baba sıcaktan bunalmaya başlamış, kız da üstündeki montu eline almıştı. Babanın boğazından alnına kadar sıçramış bir kızarıklık ve eliyle sıvazladığı nemli alnı rahatsızlık vermeye başlamıştı bile. Ancak büyük sözü dinletmenin bir ağırlığı vardı ve destekçisi "yok canım ben sıcaklamıyorum ki"ydi. Doğru, dışarıda gördükleri o kadar insan tişörtleriyle Rusya ve İskandinav ülkelerinden gelmişti.

Geleneksel dedim. Var buna benzer eskimeyen ikazlar. Sıkı giyinmek, terli terli su içememek, akşam dışarı çıkmamak, düzenli(!) olmak. En çok da buna takılırım. Düzenli olmak... Kime göre düzenli? Kimin düzeni? Benim odamın kurallarını anayasa belirlemez ben belirlerim. AİHM neden kazaklarını ütü masasının üzerinde bıraktıgımı sorgulamaz cünkü bu başkasının hakkını gaspetmek değildir. Bu, benim odamın düzenini belirleyebilme hakkımdır.

Sonra bir muhabbet sırasında "Saçlarını uzatmış, karşıma gelmiş, yetmemiş bir de küpe takmış." deyiverdi. Bırak taksın. Ben de taktım. Sonra çıkarttım. Neden? Şirkette müsaade edilmiyordu. Şirkette izin verilseydi, askerde çıkartırdım. O da olmasaydı başka bi yerde. Hayatın bana karar verme şansı tanımadan koyduğu genel geçer kurallar var. Zaten bunları delip geçemem. Kaldı ki uygun olup olmadığını bir zaman sonra mutlaka öğrenirim. Ancak buna doğru/yanlış, tu-kaka denmesini kabullenemem. Tartışmanın sonu 'ne derler be çocugum'a dayanıyorsa hele, bu bilimsel(!) yaklaşıma hiç hiç gelemem.

Bir baba... Çocuklarına üşümesinler, hasta olmasınlar diye kalın giyinmelerini öğütlüyor. Asıl kazağın içinde ne kadar terlediklerini düşünmeden. Peki baba sen kalın giyinmesen? Kalın çizmesen çizgilerini. Biraz daha 'herkesin kendi çizgileri vardır' esnekliğini düşünsen. Bence o zaman hiç birimiz terlemez hasta olmayız.



- O benim babam. Çizgilerini eleştiririm. Enine veya kalın çizdiği için. Ama onu hiçbir zaman kırmak istemem. Benimle kimi zaman tartışmayı kendi çizgileriyle bitirse de...
Seni çok seviyorum BABA!

4 yorum:

  1. dıt, baba eleştirilmez.. babayı eleştiren taş olur :)

    YanıtlaSil
  2. vaaaayyyy, yorumumuzu sen onaylamadan sitede görüntüleyemiyorsak, yukarıdaki yazıyla bir çelişki içinde deil misindir ki acaba kine? :pp

    YanıtlaSil
  3. eleştiririm tabiki de şu gerçeği asla değiştirmez:

    o benim için dünyanın en iyi BABAsı!

    YanıtlaSil
  4. bu yorum onaylama mekanizması hakkında s.özden'le de tartışmıştım ama herhangi birinin ben kontrol etmediğim günlerde ahlaksız, küfür ve argo içerikli yazılar veya spam mesajlar göndermesini istemiyorum.
    Tek nedeni budur.
    Yoksa bu sınırların içinde olan hiç bir yorumu es geçmiyor olacağım and içerim ;)

    YanıtlaSil